top of page
Ara
  • Yağmur

1 Doktor 1 Mimar

Merhabalar!


Zorlu bir yılın ardından, bu yılı başarı ile atlatmış herkese selamlar;

Biz Yeşilüzümlü’nün yeni yerlilerinden Yağmur ve Aytekin. Biz kimiz diye kabaca bahsetmek gerekirse: Öğrencilik yıllarında her fırsatta seyahat edip kamp yapmış, okullar bitince de bir köye yerleşelim diyen bir çifttik. Farklı bir hayat yaşayalım derken kendimizi burada bulduk.

Mezun olmuştuk ve Aytekin hangi şehirde çalışmaya başlarsa orada bir köy bulup kendimize yaşamaya karar verdik. Ben de yüksek lisans ve yaşadığımız şehirde ufak tefek işler yapıp hem kırsal hayatı hem iş hayatımı bir arada yürütmek istiyordum. İlk olarak Aytekin’in ataması Fethiye Devlet hastanesine çıktı. Bizde bir bayram havası. Benim memleketim olmasının, istediğimiz hayatı kurmak için elverişli olmasının bizi hayalimize hızla ulaştıracağına emindik. Tahminen 6 aya kalmaz mis gibi köyde tavuk bakarız diye düşündük. Ama hiçbir hikaye bu kadar hızlı mutlu sona ulaşamayacağı bizimki de acı tecrübeler ve bir sürü aksiliklerle dolu bir sürece dönüştü. Şimdi dönüp baktığımızda iyi ki dediğimiz aksilikler bunlar.

Köy arayışlarımız beraberinde maddi kaynaklarımızı dönüştürüp köyde bir hayat kurmak için alım-satım taşınma gibi çok sancılı bir süreçten geçtik. Genelde insanların emeklilik hayatı olarak yaşadığı süreçleri profesyonel hayatımızın ilk yıllarından yaşamak elbette yorucu oldu. Bu süreçte, emlakçılar, bir sürü yer, elindeki maddi kaynakları değerlendirme dönüştürme derken tamı tamına 1 yıl 7 ay kadar süre geçmiş. Nasıl geçti anlamadık. 2019 kasım ayında bir şeyler bir anda hızlandı evimiz satıldı hemen arsamızı aldık, ona yakın şirin şirin mi şirin bir ev kiraladık. İki gün içerisinde kendimizi Üzümlü’de bulduk.

Peki bu taşıma sürecinden sonraki bir yılınız nasıl geçti diye sorarsanız... Gün be gün farkında olmadan bir sürü tecrübe edindik, değiştik. Bununla alakalı anlatmak istediğimiz o kadar çok olay var ki. Örneğin tüketim alışkanlıklarımız her gün üretime ve dönüştürmeye odaklı bir hale geldi. Mesela evde yemek yapınca, yemeğin bitkisel atık dediğimiz kabuklarını tavuklara veriyoruz onlar da bize yumurta veriyor.


Bahçedeki yabani otları budanan dalları keçilere, gübre yapmak için kompost çukuruna atıyoruz.

Dünyamıza verdiğimiz zararı belki önlemek zor ama atık azaltma, az tüketme ya da ürettiğini tüketme konusunda bir sene içerisinde daha olumlu alışkanlıklarımız olduğunun farkındayız. Aslında bize ihtiyaç olarak gösterilen şeylere ne kadar da az ihtiyacımız var.


Şimdi iki köpek, bir kedi, 25 tavuk, şimdilik 2 keçi (siz bu yazıyı okurken 3 keçi olabilir) bitkilerle dolu bir hayatımız var. Bu sürecin kendine has getirdiği sorumlukları da tabii ki görmezden gelmek mümkün değil. Doğanın döngüsünü takip edip sürekli yapman gereken işler olması, tatilin olmaması gibi. Yeni hayatımızın rutinlerine çok çabuk adapte olduk. Bir hayvan ya da bitki büyütme sürecini yaşamak onun ihtiyaçlarını karşılamak her zaman keyif verici ve sanırım insan doğasına çok uygun bir iş. Şimdiden yeni konulara merak saldık bile. Arı yetiştirme, mantar avcılığı şu sıralar merak saldığımız konular arasında. Bakalım seneye kadar neler öğrenmiş olacağız.


Pandemi gibi yıpratıcı ama öğretici bir süreci yaşarken bahçeye çıkmak, temiz hava almak, kendi ürettiğini tüketmek ne büyük zenginlikmiş. Biz süreci yaşadık ve çok sevdik. Yeni yılda daha çok üreten, kendine yeten doğayla birlikte yaşamayı öğrenen bireyler olmak dileğiyle.

Sevgiyle kalın.

337 görüntüleme
bottom of page